Ankara Queer Sanat Programı

Bedenin tümör olarak tercümesi: Arda Asena ile söyleşi

18/04/2023

Bedenin tümör olarak tercümesi: Arda Asena ile söyleşi

Alper Turan


bedenin-tumor-olarak-tercumesi-arda-asena-ile-soylesi



Alper Turan: Öncelikle bu röportaja vesile olan ve seni Ankara’da ağırlayan Kaos GL misafir sanatçı programı deneyiminden bahsedelim isterim. Nasıl geçti tüm süreç? Ankara’yla tanışmak, Türkiye’de daha uzun ve yoğun vakit geçirmek, bunu Kaos GL çatısı altında yapmak pratiğine nasıl bir katkı sağladı? Bu ‘katkı’yı ilk aşamada ölçmek, bir yere oturtmak için henüz erken olabilir, belki bana bu süreçte bedenine nüfuz eden ve bir süre seninle kalacak olan imajlardan bahsedebilirsin. 


Arda Asena: Uzun zamandır yurtdışında yaşıyordum ve pratiğimi Türkiye’ye taşımak hep istediğim bir şeydi, fakat doğru zamanı bekledim. Sanırım AQAP oydu. Ankara’yı çok bilmiyordum ve oradaki queer çevreyle tanışmak beni zenginleştirdi. Kendimi çok iyi tanımadığım bir şehirde güvende hissetmek benim için çok önemliydi, özellikle Türkiye'de ve Onur ayı sürecinde orda kalmak, havada süzülen gerginliklerle rağmen önemli bir deneyimdi. İki tezat duyguyu bir arada yaşamanın yarattığım işleri destekleyen bir tecrübe olduğunu söyleyebilirim. Ama genel olarak, Ankara keyifli geçti.


Çok farklı medyumlarda üretimler yapıyorsun. Medyum, içerik, form ve bağlam kararlarından bahseder misin? Birbirlerini nasıl etkiliyorlar? Belki akli, belki tesadüfi veya kişisel bir yolculuk ve alışveriş sürecidir bu, belki de hepsi aynı anda? 


Bedenimdeki bir form çektiğim bir fotoğraftaki bir form ile eşleşebiliyor, bu form heykele dönüşebiliyor, o heykelin formu yaptığım suluboya resme yansıyor, o resmi de dokumaya tercüme ediyorum. Bunların sırası her zaman aynı değil, o da değişken bir evre. Sanırım var olanın sınırlarını zorlama, limitleri test etme, farklı olası yapılanmaları hayal etme…Ve en sonunda bir formun farklı medyumlardaki yansımaları ilgimi çekiyor. Bir formun medyuma bağlı olarak farklı dönüşümlerden geçmesi ve geçiş aşamasında evrilebilmesi veya başkalaşması benim çok ilgilendiğim bir ağ. Tıpkı doğada olduğu gibi bir sürü farklı organizmanın farklı olanakları, imkanları ve kısıtlamaları var aynı ekosistemde hareket etmelerine rağmen. Kendi pratiğimi de buna paralel olarak görüyorum. Her medyumun yapısı, naturası farklı ama aynı yörüngede hareket ediyorlar. Bunlar gerek materyal gerek işlem olarak farklılık göstermelerine rağmen aynı kaynaktan gelişip, evriliyorlar ve aralarındaki dans beni en çok mutlu eden şeylerden biri. 


Etkilenme süreci aslında akli başlasa da öyle bitmiyor. Yaratım aşamasında bir sürü tesadüfi alışverişler ve kazalar bulunuyor, beni de en heyecanlandıran şeylerden biri bu. Kontrolümün dışına teslim olma ve onunla flörtleşme hali. Sanırım ne aynı anda ne de ayrı zamanda gibi. 

 


bedenin-tumor-olarak-tercumesi-arda-asena-ile-soylesi


Beyond Containment 2022,  Jakarlı Dokuma, Karışık iplik, 144 x 101 cm



Medyumlar arasındaki tercümeyle ilgilendiğin çok belirgin. Beden heykele, heykel fotoğrafa, sonra da dokumaya dönüşebiliyor. Bu dönüşüm nasıl işliyor? Her birini otonom bir sanat işi olarak görmüyor ve ulaştığı son noktayı sunmakla mı ilgileniyorsun? Eğer öyleyse, bir işin final tercümesine geldiğini nasıl hissediyorsun? Yoksa bu tercüme halini görünür kılmak istiyor musun?


Evet, pratiğimde ilgilendiğim her medyum aslında birbirinden türeyen, doğal gelişerek evrilen durmayan bir serüven gibi görüyorum. Nasıl queer olmak tek biçimde ya da tek şekilde barınmıyorsa, benim pratiğimde de aynı. Bir fikir birbirinden farklı boyutlar, yapılar ve formlar kazanabiliyor. Mesela queer kavramı yarattığım dönüşen formlar arasında nasıl var oluyor? Ya da farklı medyumlara tercüme etmek dürtüsü aslında iletişim mücadelesi mi?


Her birini otonom bir sanat işi olarak kesinlikle görmüyorum çünkü hepsi birbirine bağlı ve aynı havayı soluyorlar, ve bağlantı içinde yaşıyorlar. Her ne kadar üretim biçimleri birbirinden farklı olsa da her biri birbiri sayesinde var olabiliyor. O yüzden ulaştıkları halleri son durum olarak düşünmüyorum çünkü her biri yeni bir üretim evresine, yeni bir bakış açısına sebep oluyor. Ama bir iş ne zaman bitti diye soruyorsan, ne zaman onu sindirdiğim ile alakalı sanırım. Açıkçası şu an işlerimin tercüme halini görünür kılmam gerektiğini düşünmüyorum, belki sonra görünür kılmak isteyebilirim.


Pratiğin üzerine yaptığımız ilk konuşmamızda heykeli fotoğrafa hapsetmekten bahsettin. Bu, bedeni imaja, görünürlüğe, ulaşılabilir ve tekrar üretilebilir bir forma sokmak ile ilgilenen bir jest mi? 


Pratiğimde yaptığım bu jesti biraz zaman ve mekân kavramları arasındaki bir oyun olarak görüyorum. Geçmiş, şimdi ve hayal arasındaki geçişkenlik ve bu kavramların arasındaki araf bölgeyi sorgulayan bir yaklaşım. Heykelin yapım aşamasındayken bedenden çıkışı ve varoluş sürecini düşündüren ve tekrar aynı heykelin fotoğrafa hapsedilerek bedenselleştirme, öznelleştirme, ölümsüzleştirme gibi bir motif olduğunu düşünüyorum

 



bedenin-tumor-olarak-tercumesi-arda-asena-ile-soylesi


Terrain, 2019, Hahnemühle Matt Fibre, Archival Pigment Print, 100 cm x 125 cm // 3 ed. + 1 AP


Bedenden hareketle ürettiğin, ve farklı medyumlar arasındaki tercümede kaybolmayan, mot à mot tekrarlayan formlardan bahsetmek ister misin? Beden sana nasıl bir malzeme sunuyor?


Beden sürekli kendini yenileyen, rejenere eden, statik olmayan her şeyin aslında birbirine bağlı olduğu dev bir organizma. Aslında baktığımızda dipsiz bir kuyu gibi, hala keşfedilmemiş bir sürü şey var nasıl işlediğine dair. Bu beni inanılmaz bir şekilde heyecanlandıran ve büyüleyen bir şey. Sonsuz ilham verici ilişkiler, bağımlılıklar ve bağımsızlıkları barındıran, bir sisteme ait fakat aykırı olanı da yaşatmaya çalışan bir yaşam örneğidir. Genelde heykellerimde ve dokumalarımda bedende yaşananı aktarma, iletme dürtüsü olduğu fark ettim. Bedenimizde hissedilen fakat anlatılması ve aktarılması güç olan gerilimlerin dışa vurumu olarak nitelendirebilirim. Bunu da farklı dokularla etkileşerek üretiyorum.  


Benim ilk bakışta dışkı olarak gördüğüm, senin tümör ve şişkinlik  olarak da tanımladığın bedene içkin, onun tarafından üretilen ama ondan bağımsız olmaya çalışan, beden tarafından çevrelenen varlıklar tekrar eden görüntülerden. İlhamını aldığın bu form & estetik ilgiyi açıklamak ister misin? 


Bedenin pratiğimde çok önemli bir yeri var. Bedenimizdeki fiziksel ve zihinsel bağ ve kopuşun arasındaki ilişki ve birliktelik ilgimi çekiyor. Bunu bedenimle, sağlığımla ve kimliğimle olan mücadelelerle ilişkilendiriyorum. Mesela kolumda var olan tümör aslında pratiğimde gördüğün bir sürü form ve estetiğe destektir. Yuvarlak, dışardan tam ne olduğu belli olmayan, saklanan, dirençli, içeren, canlı bir yaşam haznesi. Yani bedenimde var olan ama istenmeyen bir birey kendisi. Onunla yaşamayı öğrendim. Bedenimizde olduğu gibi aynı toplumda da içinde yer açmaya çalışan, var olmaya çalışan, sesini duyurmaya gayret gösteren bireylerin, birlikteliklerin var olduğunu gibi. Ve bu kimliklerin yaşam sürecindeki gerek gerginlik gerek iletkenlik pratiğimdeki formlarıma da yansıyor. Tümör, dışkı, çıkıntı ve/veya şişkinlik dediğin gibi bedene bağımlı fakat bedende istenmeyen, kabul görmeyenlerdir. Bu da queer kimliğin toplumda itilen ve istenmeyen bir parçası olduğu gibi, paralel bir anlam barındırıyor. 

 


bedenin-tumor-olarak-tercumesi-arda-asena-ile-soylesi


If you wanna push me away, bury me under the sea, 2022, Jakarlı Dokuma, Karışık iplik, 146 x 101 cm


Engelli bedenler ve queer bedenler arasında kurduğun bağlar neler? 


Hem engelli bedenler hem de queer bedenler toplumdan dışlanan, toplumun değer vermediği, unuttuğu veya unutturduğu bedenlere sahiptir. Sosyal amnezi içinde sürüklenen ve mücadele veren bedenlerdir. Başkalaştırılan ve heteronormatif değerlere aykırı kabul edilen bedenlerdir. Toplumda üreme, üretme, aile kurma yetkisini desteklemeyen bedenlere sahip olduğu iddia edildiği için sosyal yapıdaki fonksiyonlara tezat gösterilir, itilirler. Toplumda queer ve engelli bedenlerin her ikisi de farklı addedilen, farklı olduklarından dolayı korkulan ve bu korkulardan dolayı da en kolay bir şekilde ötekileştirilen bedenlerdir. 



Queer bedenler olarak okunaklılık & okunamazlık, şeffaflık & opaklık ve soyutlama pratiğini nasıl besliyor? Bir yandan fotografik imajlarında grafik diyebileceğim bir beden temsili var, ama dokuma işlerin figürü soyutlaştırıyor. Bedensiz, aşkın / transandantal bir queer varoluş tahayyülü var mı işlerinde?


Queer bedenler olarak, sürekli toplumda kendimize yer açma, sesimizi duyurma savaşının ne kadar yorucu olduğuyla ilişkilendiriyorum okunamazlık, opaklık bağlamlarını. Ve bazen anlaşılmamanın hem birer sosyo-kültürel yapıda hareket etme taktiği olarak kullanıldığı, hem de öyle bir sorumluluk taşımayı reddetme felsefesiyle yaklaşıyorum. Şeffaflık, opaklık, soyutlamanın gerek bilinçli gerek bilinçsiz bir strateji olarak kullanıldığını düşünüyorum. Fotoğrafta, var olan bedeni temsil etme içgüdüsüne sahip olduğumu fark ettim. O bedeni kesitselleştirme, soyutlama fakat bedenin varlığını benimseme söz konusu. Öte yandan, yaptığım dokumalarda yarattığım bir fotoğrafın ya da sulu boya resminin dönüşümü ve/veya çevirisi ile ilgileniyorum. Bu da queer bedenin farklı boyutlarda var olabildiği ve transandantallığı vurgulayan bir algı oluşturuyor.

 

 



bedenin-tumor-olarak-tercumesi-arda-asena-ile-soylesi


Tumor, pigment, naylon, elyaf, akrilik boya, gesso, 80 x 60 x 64 cm 


Queer sanat sence nasıl bir tanım? Sanatını queer kılan queer bir estetik ve teorik bir nesebin devamı olduğu için mi? Cinsellik ve bedenle şekillendiği için mi? Yoksa başka bir tanımın var mı?


Queer sanat bence tanımsız bir tanım. Tanımlanmaya ait olmadığını düşünüyorum. Tanımlanılmamanın sonucunda var olmuş bir alan olarak görüyorum. Anlaşılmanın reddedilebileceği güvenli bir alan olmalı. Kurgu ve kurallara meydan okumaya yer açmış bir alan barındırdığını düşünüyorum. İlla bir şekillendirme içine sokulmasına karşıyım. Bunun içinde gerek figüratif gerek kavramsal gerek de her ikisini, cinsellik veya kimlik üzerinden yorumlamak belki de sadece bir bakış açısı?

 

 



bedenin-tumor-olarak-tercumesi-arda-asena-ile-soylesi


thought-form, 2019, Hahnemühle Matt Fibre, Archival Pigment Print, 40 cm x 50 cm // 7 ed. + 2AP



Türkiye, agresifleşen LGBT politikaları, geçmişteki ve bugün queer direniş sana ve sanatına nasıl yansıyor? Türkiye dışında yaşayan Türk bir queer sanatçı olarak kendini nasıl pozisyonlandırıyorsun? Çalıştığın kurumlar ve kişiler senden nasıl bir pozisyon sunmanı bekliyor?


Agresifleşen LGBT politikaları, son zamanlarda yaptığım işlerime yansıyan queer bedenin ve queer mahrem kurgularının İslami kültürde her daim ve her zaman var olduğunu, bunun Batılı bir ithalat fikri olmadığının gerçekliğini ve sıkışmışlığını yansıtmama yol açtı. Queer kimliğin nasıl Türkiye coğrafyasından soyutlandırılıp, Batılı tehditkar bir tasarı olarak sunulduğu bir araştırmaya yönlendirdi. Queer bedenlerin yaşadığı gizli erotizmi farklı nasıl şekillerde görünür ama görünmez kılarım sorusunu ortaya koydu. Gizli erotizm derken, queer insanların günlük hayatlarında sosyo-kültürel şiddetlere maruz kalmalarından dolayı geliştirdikleri birer savunma politikası veya taktiği olarak görüyorum. Öte yandan bu agresif LGBT politikalari, kabul görülenin nasıl zamanla erozyona uğrayabileceği ve nasıl başkalaştırılabileceği gerçekliğiyle yüzleştirdi ve aynı zamanda olan kapasitenin dışında yer açmaya ve ses duyurmaya itti.


Günümüz Türkiye coğrafyasında, bu ekonomik ve sosyo-politik şartlarda, Türkiye dışında yaşayabilmenin bir ayrıcalık olduğunu ve bunun beraberinde getirdiği ifade özgürlüğü ve genel sosyal alanda hür yaşamanın lüks bir şey olduğunu düşünüyorum. İfade özgürlüğünün, bırak queer yaşamın veya queer bir sanatçı olmanın, son derece sansürlendiği bir ülkede bu konuda kendimi şanslı ve sorumlu hissediyorum.



bedenin-tumor-olarak-tercumesi-arda-asena-ile-soylesi


Imprint, 2019, Hahnemühle Matt Fibre, Archival Pigment Print, 80 cm x 100 cm // 5 ed. + 2 AP



Seni neler bekliyor? Yakın ve uzak gelecek planların neler? 


Paris’e yeni taşındım. Yakın geleceğim Paris'te pratiğimi genişletmek ve yerleşmek diyebilirim.  POUSH sanatçı programında sabit bir atölyem olduğu için heyecanlıyım. Neredeyse 200'den fazla sanatçı barındıran bir bina, orada bir sürü farklı sanatçı ile birlikte bir çalışma alanını paylaşacağım için mutluyum. Uzak planlar olarak da önümüzdeki sene için sergi hazırlıklarına çalışıyorum diyebilirim.



bedenin-tumor-olarak-tercumesi-arda-asena-ile-soylesi


Owise, 2018, Hahnemühle Matt Fibre, Archival Pigment Print 20 cm x 25 cm // 10 ed. + 2 AP










Bir hata oluştu. Lütfen sonra deneyiniz.
E-posta bültenine başarı ile kayıt oldunuz.